Güney Afrika seyahat planını yaparken benim için en önemli konu safari turuna katılmaktı. Bugüne kadar hiç safari yapmadık ve bizim için bambaşka bir deneyim olacaktı. Cape Town ve Johannesburg şehirlerine gideceğimiz için buralara yakın milli parkları araştırmaya başladım. Açıkçası Cape Town tarafında tatmin edici bir sonuca ulaşamadım. Johannesburg tarafında en uygun yer Kruger Milli Parkı gibi gözüküyordu ancak şehir merkezine çok uzaktı. Bizim Joburg’da iki günümüz olduğu için sadece bir günü safariye ayırabilecektik, yani günübirlik safari turuna katılacaktık, Kruger bunun için uygun değildi, yol gidiş dönüş yaklaşık 9 saat sürüyordu, en azından bir gece konaklamak şarttı. Bu alternatif dışında en ideal park Pilanesberg Milli Parkı’ydı, Kruger’la kıyaslanamayacak kadar küçük olsa da, ilk defa safari yapacak olan bizleri heyecanlandırmaya yetmişti. Bu yazımda sizlere hem turu ayarlama aşamalarımı hem de orada yaşadığımız deneyimleri aktarmaya çalışacağım, umarım okurken keyif alırsınız.

 

 

Safari turunu nasıl ayarladım?

Açık konuşmak gerekirse Joburg’a gittikten sonra turu orada ayarlayabilir miyim, her yerde tur şirketleri var mıdır diye çok düşündüm, bu konuda belki otelde yardımcı olabilirdi ancak sadece bir tam günümüz olduğu için işimizi şansa bırakmak istemedim. Gitmeden önce, Tripadvisor gibi sitelerden tur şirketlerini, aldıkları geribildirimleri ve tur kapsamında verdikleri hizmetleri inceledim. Turları eleyip 4-5 firmaya indirdikten sonra hepsine mail attım, bizim katılabileceğimiz tarihte müsaitlik olup olmadığını ve yaşanabilecek bir aksilik olma ihtimalinin yüzde kaç olduğunu sordum. Aldığım geri dönüşler doğrultusunda bir firmada karar kıldım. Seçtiğim firmanın linkini buraya bırakıyorum. Benden bazı bilgiler istediler, tura kaç kişi katılacağız, hangi ülkeden geliyoruz, nerede konaklıyoruz vs gibi. Bu bilgileri verdikten sonra referans numaramızla birlikte bir proforma fatura ilettiler, bu doğrultuda biz kredi kartı ile ödemeyi yaptık, onlar da bize onay belgesi gönderdiler ve bu belge ile tura katılabileceğimizi söylediler.

Turları araştırırken dikkat etmeniz gereken bazı konular var, sizde bizim gibi günübirlik tura katılacaksanız, sizi otelden alıp almayacaklarına, gün içerisinde kaç ayrı safari turu yapılacağına, bu safarilerin açık jeeplerle mi kapalı jeeplerle mi olacağına ve öğlen yemeğinin dahil olup olmadığına dikkat edin. Çünkü bu etkenler fiyatı etkiliyor, örneğin yemeksiz ve kapalı jeeple yapılacak bir safari daha ucuz oluyor. Kıyaslama yaparken bu detayları da dikkate almak gerekiyor. Safari sürüşüne Game Drive, safari düzenleyen yerlere de Game Reserve denildiği de aklınızda bulunsun.

 

Safari yaptığımız açık jeepimiz 🙂

 

Safari Türleri Neler?

Günübirlik turdan başlayıp, 5 güne kadar konaklamalı turlar mevcut. Bana sorarsanız 1 gece bile olsa konaklama imkanınız varsa Kruger Milli Parkı’nı tercih edin çünkü Kruger’da yaşayacağınız safari deneyimi çok daha tatmin edici olacaktır.

Biz günübirlik turu tercih ettik, sabah 6 gibi minivan tarzı özel bir araçla otelimizden alındık, bizimle birlikte tura katılacak diğer insanları da otellerinden toplayarak yola devam ettik, yaklaşık 3 saatlik bir yolculuğun sonunda Pilanesberg’e ulaştık, 4×4 yanları açık jeepimizi sürecek aynı zamanda bize rehberlik edecek kişi ile tanıştık ve sabah sürüşüne başladık, bu sürüş yaklaşık 3 saat sürdü, ardından park içerisinde öğle yemeğimizi yedik, öğleden sonra safarisine başladık bu da yaklaşık 2 saat sürdü, tur bitiminde yeniden otele bırakıldık. Turumuz tüm bu hizmetleri kapsıyordu. Biz turda 6 kişiydik, dilerseniz tek başınıza katılacağınız özel bir turda talep edebilirsiniz, bu durumda fiyatlar değişiklik gösteriyor.

Konaklamalı turlarda yine şehir merkezinden alınıp parka getirilmeniz, safari lodgeda konaklama ve tüm öğünler, gün içerisinde çıkacağınız tüm safariler tura dahil.

Herhangi bir tura katılmak istemezseniz ve aracınız varsa Pilanesberg Milli Parkı’nda kendi aracınız ile safari yapabilirsiniz. Herhangi bir rehbere ihtiyacınız yok, sadece park giriş ücretini ödeyerek, park içerisinde sürüşe başlayabilirsiniz. Zaten kim bir hayvan gördüyse diğerlerine de söylediği için bir şey kaçırma ihtimaliniz yok denecek kadar az. Sırf araç kalabalığının olduğu bölgelere gitseniz dahi tüm hayvanları görebilirsiniz 🙂

Aracınız var parka araçla geldiniz ancak safariye açık jeeplerle çıkmak isteyebilirsiniz, bu durumda park girişinde de herhangi bir tura dahil olabilirsiniz.

Araç olmadan yapılan safari turları da mevcut, bunlar yürüyüş safarisi ve sıcak hava balonu safarisi, dilerseniz bu turlarıda tercih edebilirsiniz.

 

 

Safari ücretleri ne kadar?

Tur ücretlerini bizim katıldığımız firmaya göre aktaracağım, genel itibariyle fiyatlar benzerlik gösteriyor.

Günübirlik Tur : Kişi başı ücret 2.250 Rand – Bugünün kuruyla yaklaşık 600TL.

Konaklamalı Turlar : Gideceğiniz tarihe, konaklayacağınız Lodge’a ve kalacağınız kişi sayısına göre farklılık gösteriyor. Mail atıp bilgi almakta fayda var.

Yürüyüş Safarisi : 1-4 kişi arası 2.400R, fazladan dahil etmek istediğiniz her bir kişi için ekstra 600R ekleniyor. Tur yaklaşık 4 saat sürüyor.

Sıcak Hava Balonu Safarisi : 1 saatlik tur için kişi başı ücret 4.500R.

 

Güney Afrika’da safari için en uygun dönem ne zaman?

Kış dönemi, yani mevsimlerimiz ters olduğu için onlara göre kış, bize göre yaz.

Ekim-Mart ayları arasındaki dönem yaz dönemi oluyor ve Güney Afrika’nın en çok yağış aldığı zaman, dolayısıyla hayvanları görme ihtimali daha az.

Temmuz-Ekim ayları arasındaki dönem kış dönemi oluyor ve milli parkları ziyaret etmek için en uygun zaman. Hem hayvanlar uzun süre besleniyor ve fark edilmeleri kolay oluyor, hem de çiftleşme dönemi olduğu için böyle bir ana şahit olma ihtimalinizde yüksek oluyor. Kış dediğime bakmayın hava soğuk olmuyor, sizi rahatsız edecek üşütecek derecelere düşmüyor, açık ve ılık olarak seyrediyor. Bizde Ağustos ayı sonunda safariye katıldığımız için gönül rahatlığıyla tavsiye edebiliyorum.

 

Gülümse çekiyorum 🙂

 

Safari’de ne giymeli, aşı olmak ya da ilaç kullanmak gerekiyor mu?

Güney Afrika’da safari yapacaksanız aşı olmanız ya da ilaç kullanmanız gerekmiyor. Çoğu Afrika ülkesinde sarıhumma riski olduğu için aşı zorunlu tutuluyor ve sıtma olma ihtimaline karşın ilaç kullanmak gerekiyor ama Güney Afrika’da risk düşük olduğu için herhangi bir zorunluluk durumu yok. Yine de içiniz rahat etmezse, bir doktora danışarak sıtma ilacı kullanabilirsiniz. Biz ilaç kullanmadık, sadece yanımıza sinek kovucu ürünlerden aldık, safariye çıkmadan önce vücudumuzun açık kalan bölgelerine sürdük, safari esnasında da bu işlemi ara ara tekrarladık, herhangi olumsuz bir durumla karşılaşmadık.

Kıyafet seçimine gelince, gitmeden önce tur satın aldığımız firmadan bizimle ilgilenen görevliye ne giymemiz gerektiğini, hava koşullarının nasıl olduğunu, olmazsa olmaz yanımıza almamız gereken ürünleri sorduğumda bana, safaride giyilecek kıyafetlerin renginin hiç önemli olmadığını, seçilen kıyafetlerin rahat olmasının en önemli detay olduğunu, sinek ve böcek ısırmalarına tedbir olarak kıyafet seçiminde kısa şortlar ya da yarım kollu giysiler tercih etmememiz gerektiğini, sürekli güneşin altında olacağımız için mutlaka yanımıza güneş kremi ve şapka almamız gerektiğini söyledi. Onun dışında kış olmasına rağmen hava ılık olduğu için uzun kollu bir gömlek üzerine sıcak tutacak bir ceket yeterli olur dedi. Her ne kadar kıyafet seçiminde renk önemli olmasa da, biz ilk kez safariye katılacağımız için doğa içerisinde kamufle olmak istedik 🙂 Yeşil ve toprak tonlarında kıyafetler tercih ettik, uzun pantolon, kısa kollu tişört, üzerine ne olur ne olmaz diye bir adet polar ve ince bir ceket giydik. Polar detayını atlamadığımız iyi oldu çünkü yanları açık araç içerisinde sürüş gerçekleşirken hava sıcak olsa bile çok rüzgar esiyor, bu durumda polar oldukça iş görüyor.

Kıyafet dışında yanımıza almamız gerekenler neler derseniz , bazı hayvanların yanına çok fazla yaklaşılamıyor, onu ürkütmemek, bir tehlike olduğunu hissetmemesi adına uzaktan izlemeniz gerekiyor, bu durumda varsa dürbüne ya da iyi zoom yapabilen bir fotoğraf makinesine ihtiyacınız oluyor. Zaten safariye gidiyorsunuz ve muhteşem anılar biriktirecekseniz, bu anları ölümsüzleştirmek adına iyi bir fotoğraf makinesi şart. Ne kadar yedek piliniz varsa hepsini dolu bir şekilde yanınıza almayı da unutmayın 🙂

 

Turda bizimle olan diğer insanlar, sağdaki iki kişi Rusya’dan, soldaki ilk kişi Avustralya’dan, sol öndeki kız ise Güney Afrika’dan.

 

 

Pilanesberg Milli Parkı nasıl bir yer?

Safari yapılan alanların isimleri milli park olarak geçiyor ancak siz onları etrafı çevrili küçük şehir parkları gibi bir yer olarak düşünmeyin. Devasa orman büyüklüğünde yerler, fakat içerisindeki hayvanlar koruma altında olduğu, avlanma yasak olduğu için milli park statüsünde sayılıyorlar. Parkın bir giriş kapısı var ancak içeriye girdikten sonra ne tarafa gideceğiniz ne yapacağınız size kalmış. Hayvanları görebilmek için emek harcamanız, gözünüzü dört açmanız ve onları aramaya başlamanız gerekiyor. Çünkü vahşi doğa içerisindesiniz ve hangi hayvanın nerede olduğu, nereden ne çıkacağı, nasıl bir sahne ile karşılacağınız belli olmuyor. Araçları süren tur rehberleri kendi aralarında telsiz yardımıyla haberleşiyor ve kim nerede hangi hayvanı gördüyse diğerlerine haber veriyor. Hayvanlar çok uzağınızda da olabiliyor, çok yakınınızda da, bu durumda dürbünler ve zoom yapabilen fotoğraf makineleri devreye giriyor.

 

Milli parkın farklı giriş kapıları var, biz bu kapıdan girdik.

 

Safari’de görülmesi gereken hayvanlar neler?

Big Five adı verilen 5 büyük hayvandan ne kadar çok görürseniz o kadar iyi. Bu hayvanlar aslan, fil, gergedan, buffalo ve leopar olarak biliniyor. Kaç tanesini gördüğünüz, safarinizin verimli geçip geçmediğini belirliyor. Onun dışında görebileceğiniz hayvanlar, zebra, zürafa, su aygırı, antilop, yaban domuzu, yılanlar, kuş türleri, kudu, impala gibi hayvanlar.

 

 

Benim en çok görmek istediklerim filler ve zürafalardı çünkü kocaman cüsselerine rağmen inanılmaz sevimli olduklarını düşünüyorum. Çok büyük oldukları için de, en kolay onları görebileceğimizi düşünmüştüm ancak öyle olmadı. Zebra, antilop, kudu, impala, yaban domuzu gibi hayvanları hemen görebildik.

 

Zebralar

 

Kudular

 

Yaban Domuzları

 

Filler ve su aygırılarını görebilmek umuduyla ne kadar gölet varsa hepsinin yakınına gittik ve iki türe de aynı gölet kıyısında rastladık. Su aygırıları suyun içerisinde olabileceği gibi kıyısında da vakit geçiriyor, filler ise bizi farkettikleri andan itibaren burunlarıyla göletten su çekip fışkırtıyor, bu kadar güzel bir ana şahit olduğumu sanmıyorum 🙂

 

Su Aygırıları

 

Filler

 

Zürafa ve gergedanları çok aradık, ilk önce şans eseri bir gergedan gördük, bir ağacın yanında tek başına zaman geçiriyordu. Tur rehberinden öğrendiğimiz kadarıyla gergedanların başı boynuzları yüzünden dertte ve nesilleri tükenme tehlikesi altında. Avlanmaları yasak olmasına rağmen, boynuzlarının afrodizyak etkisi yarattığına inanılıyor ve inanılmaz fiyatlara satılıyor, zavallı hayvanlar sırf boynuzları yüzünden öldürülüyor, bazı milli parklarda gergedanların boynuzları park görevlileri tarafından kesiliyor yeterki öldürülmesinler soyları tükenmesin diye.

 

Gergedan

 

Zürafaları ise artık umudu kesmişken, dönüş yoluna geçmişken gördük, hemde farklı farklı bir sürü zürafa sürüsüne denk geldik, inanılmaz tatlılar, yürüyüşlerine aşık oldum, keşke daha yakınlarına gidebilseydik diye düşünmeden edemedim.

 

Zürafalar

 

Tur rehberimizin aldığı bir duyumla hemen verilen koordinatlara gittik, ciddi bir araba kalabalığı vardı, herkes ağaçların arasında bir taşın üzerinde uyuyan leopara kilitlenmiş vaziyetteydi 🙂 Bu sayede uyurken bile, uzakta dahi olsa kanlı canlı leopar görmüş olduk 🙂 En zor görünen hayvanlar aslan, leopar ve gergedandı, biz ikisini görmüş olduk. Big fivedan geriye aslan ve buffalo kaldı, özellikle aslan günün ortalama 15 saati uyuduğu için uzun çalılıkların arasında görünmesi çok zor, uyumadığı zamanlara denk gelip avlanırken görünmesi daha da zor 🙂 Biz aslan göremedik 🙁 Buffalolar ise bu mevsimde bu taraflarda takılmadıkları için onları arasakta bulamayız dedi rehberimiz. Yani beş büyükten üç tanesini görebilmiş olduk, ilk safari deneyimi için fena değil sanırım 🙂

 

Bu kalabalığın toplanma amacı..

 

Hiçbir şeyden haberi olmayan bu leopar 🙂

 

Safari esnasında dikkat edilmesi gerekenler neler?

Öncelikle tur rehberini çok iyi dinlemek gerekiyor. Safariye başlamadan önce sizi ayağa kalkmamanız, ani hareketler yapmamanız ve araçtan inmemeniz yönünde uyarıyor. Örneğin filleri izlediğimiz esnada özellikle ayağa kalkmamamız yönünde uyardı, çünkü filler bunu bir tehdit olarak algılayıp üzerinize doğru koşmaya başlayabiliyorlarmış. Sonuçta o, hayvanları bizlerden daha iyi tanıdığı için nerede ne yapmamız gerektiğini söylüyor. Kendi aracınızla safari yapıyorsanız yine aynı kurallara uymanız gerekiyor, siz tehlike görmediğiniz bir yerde araçtan inebilirsiniz ancak nereden hangi hayvanın çıkacağını bilemezsiniz, çalılıkların arasından bir aslanın fırlamayacağının garantisi yok. Bu tarz durumlar tamamen sizin sorumluluğunuzda, park yönetimi hiçbir sorumluluk kabul etmiyor. Öğlen yemeği yemek için orman içerisinde gittiğimiz restoranda bile, araçtan inmek tamamen sizin riskiniz, başınıza geleceklerden biz sorunlu değiliz bildirimleri yer alıyordu. Dolayısıyla rehberi dinlemek tamamen sizin iyiliğiniz için gerekli.

 

Öğle yemeği için mola verdiğimiz restoran.

 

Rehbere soru sorun, hayvanlarla ilgili merak ettiğiniz her şeyi ona sorabilirsiniz, sonuçta tüm detayları öğrenebileceğiniz en güzel ve en uygun yer burası. Rehberin anlattıkları kendi başınıza araştırdıklarınızdan çok daha fazla tatmin edici oluyor.

Gözünüzü dört açın, kimsenin farketmediği fakat sizin görebildiğiniz bir hayvan olabilir. Tur rehberi hemen dürbünüyle doğruluğunu onaylıyor ve bu sayede yeni bir hayvan görebiliyorsunuz. Ancak bu konuda ısrarcı olmayın, bizim turda bir tane kız vardı, illa birşey gördüğünü iddia etti ve bizi saçma bir çalılık için neredeyse 20 dakika aynı yerde oyaladı. Emin olmadıkça ısrar etmeyip insanların vaktini çalmamakta fayda var.

 

 

Biz ilk safari deneyimimizden inanılmaz keyif aldık, kesinlikle hayvanları gidip hayvanat bahçesinde kafeslere tıkılı şekilde gözlemlemeye hiç benzemiyor, aynı hayvanları orada da görüyorsunuz belki ama küçük bir alan içerisinde hapsolmaktan başka yapabildikleri bir şey bulunmuyor. Doğal ortamında gördüğünüz hayvanlar, yanlarına yaklaşamasanız bile çok etkileyici, ne yapacaklarını ne tepki vereceklerini bilmiyorsunuz, kimini beslenirken, kimini uyurken, şanslıysanız avlanırken ya da çiftleşirken görme ihtimaliniz bulunuyor. Bu sebeple yolunuz Güney Afrika’ya ya da safari yapabileceğiniz herhangi bir ülkeye düşerse bu fırsatı kaçırmayın diyorum. Bizim yeni hedefimiz günlerce safari yapabileceğimiz, doğal ortamdan hiç dışarı çıkmayacağımız bir gezi ayarlamak, yeni rotamız Kenya mı olur Tanzanya mı bilinmez 🙂 Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim, fikirlerinizi yorum olarak benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum, yeni yazılarımdan haberdar olmak için mail listeme kayıt olmayı, beni Instagram ve Facebook‘tan takip etmeyi unutmayın, sevgiyle kalın 🙂