Prag Gezi Notları

Prag, benim uzun süredir görmek istediğim şehirlerden biriydi. Fotoğraflarından hissettiğim kadarıyla Vltava Nehri ve köprüleriyle masalsı, gotik yapılarıyla gizemli ve çok tarihi bir şehirdi. Viyana gezi planımızı yaparken, Prag’a bu kadar yaklaşmışken gidip görmezsem olmaz diye düşündüm. 6 gecelik gezimizin 3 gecesini Prag’a ayırdım.

Eski Şehir Meydanı

Ulaşım

3 gece Viyana’da konakladıktan sonra Wien Hauptbahnof tren istasyonundan ÖBB isimli trenle Prag’a doğru yola çıktık. Ulaşım biletlerine kişi başı 62€ ödedik. Yolculuğumuz yaklaşık 4buçuk saat sürdü. Ancak şunu söyleyebilirim ki bugüne kadar bu kadar güzel bir yolculuk geçirmemiştim. Saatin nasıl geçtiğini anlamadım, yol boyunca çiftlikler, nehirler, ormanlar, minik yerleşimler ve sevimli hayvanlar bizlere eşlik etti 🙂

Yol manzaraları..

Prag tren istasyonunda indikten sonra ulaşım haritamızı temin ettik. Bu aşamada sadece metro haritası gideceğiniz yere ulaşmanız için sizlere yardımcı olamayacaktır çünkü Prag’da sadece 3 metro hattı var ve sadece metro kullanarak bir yere gidebilmek çok zor. Onun dışında tramvay ve otobüsü kullanmak durumundasınız.

[1]
Prag metro ve tramvay haritası

Şehir içi ulaşım biletlerimizi tren istasyonunda bulunan makinelerden aldık. 72 saatlik bilete 310 çek kronu (czk) ödedik. Biletinizi aldıktan sonra üzerine tarih basmak üzere sarı kutulara yerleştirmeniz gerekiyor, bu işlemi yapmayı unutmayın, bilet kontrolünde yakalanırsanız cezası 900 czk. Bilet kontrolü oluyor mu derseniz bize bir kere denk geldi 3 günlük gezimizde.

Bilet makineleri

Prag’da ulaşım aracı kullanmadan turistik yerleri yürüyerekte gezebilirsiniz, açıkçası biz Viyana sonrası çok yorulduğumuz için her yere araçla gittik. Ben yürürüm, yeteri kadar enerjim var derseniz Prag’da Silver Line yani Gümüş Yol bulunuyor. Bu yol, yürüyerek tüm turistik yerleri belli bir sıra ve rotayla gezmenizi sağlıyor.

Bu rotayı izlemek isterseniz buradan [2] websitesine ulaşıp rotayı indirebilir yada online olarak gezintiye çıkabilirsiniz.

Rota boyunca yerde aşağıdaki minik tabelalardan göreceksiniz.

Silver Line tabelaları

Konaklama

Prag’a gelmeden önce booking.com [3] üzerinden otelimizi ayarladım. Merkezi, temiz ve konuk puanının yüksek olmasına özen gösterdim. Aramalarım sonucu Cloister Inn Hotel [4]’i buldum. Kahvaltısının zayıf olması dışında otelden memnun ayrıldık, sizlere de tavsiye edebilirim. 3 gece konaklama için 253€ ödedik, girişte nakit öderseniz indirim de yapıyorlar.

Prag’da ilgimi çeken bir diğer konaklama alternatifi ise Bot Oteller oldu. Prag’a gitmeden keşfedebilseydim, nehir üzerinde ki botlarda kalmak değişik bir deneyim olabilirdi 🙁 Sizler için bir alternatif buldum buradan [5] inceleyebilirsiniz.

Minik bir bot otel

Para Birimi

Prag’a gitmeden önce dikkat etmeniz gereken bir konu var. Avrupa Birliği üye ülkelerinden olmasına rağmen Çek Cumhuriyeti kendi para birimi olan Çek Korunasını kullanıyor, euro kullanmıyor.

Euro geçen yerler var ancak her yerde geçmiyor. Kredi kartı geçen yerlerde de ihtiyacınız bulunmuyor ancak yinede yanınızda az da olsa czk bulundurmanız gerekiyor.

Türkiye’de czk zor bulunan bir para birimi, biz baya aradıktan sonra Eminönü’nde bir doviz bürosunda bulabildik. Çek Cumhuriyeti’nde de para bozdurabilirsiniz ancak doviz büroları hem kurla oynuyor hem komisyon alıyor, bu durumda zararınız büyük oluyor.

Normalde Türk Lirası ile kıyaslamak isterseniz sıfır atma yöntemiyle işinizi kolaylaştırabilirsiniz. 300 czk = 30 TL gibi. Yine de gideceğiniz dönem ki kura bakmanızı tavsiye ederim.

Ne zaman gitmeli? Kaç gün kalmalı?

Prag soğuk bir şehir ancak biz Ekim ayında gitmemize rağmen soğuk bizi rahatsız etmedi. Döneceğimiz gün hava yaz gelmiş gibiydi tabi kışın bu kadar yumuşak geçmediğini biliyoruz. Kış dışındaki dönemlerde Prag’a gitmeyi tercih edebilirsiniz.

En güzel mevsim Sonbahar 🙂

Biz 3 gece kaldık ve fazla geldi, aslında Karlovy Vary’e gitme planımız vardı, bu sebeple 3 gece olarak ayarlamıştık, sonradan vazgeçtik. Güzel bir planla 1 günde turistik yerleri bitirebilirsiniz, 1 günde sokaklarında gezeyim dolaşayım derseniz 2 gece konaklamanın yeteceğini düşünüyorum.

Karlovy Vary gibi çevre şehirlere gidelim derseniz 1 gece daha fazladan kalınabilir.

Gezilecek Yerler

Prag’da gezilecek yerleri önem sırasına göre değil bizim gezdiğimiz sırayla anlatmaya çalışacağım.

Burada dikkat etmeniz gereken bir konu var, Prag’da hiçbir tabela ingilizce değil, hatta turistik yerlerin tabelaları bile çekce, bu sebeple size yardımcı olmak adına gezilecek yerlerin yanına çekce isimlerini de yazacağım.

Öncelikle otelimize yakın olması sebebiyle Ulusal Tiyatro (Narodni divadlo) binasını görmeye gittik. Burası Legii köprüsünün hemen bitiminde nehir kıyısında yer alıyor.

Aradaki bina Ulusal Tiyatro

Nehre yüzünüzü dönüp sol tarafa doğru devam ederseniz Dans Eden Evleri (Tancici dum) görecekseniz. Burası 1990 yılında Amerika’lı bir mimar tarafından tasarlanmış. Binaların isimleri Fred ve Ginger, adeta birbirleriyle dans ediyorlar 🙂 Mimarileri etraflarında bulunan binalardan çok başka.

Dans Eden Evler

Dans eden evlerin yanından yukarı doğru devam ederseniz Karl Meydanı’na (Karlovo namesti) ulaşacaksınız. Burası eskiden hayvan pazar yeri olan, günümüzde ise bahçelerle çevrilmiş insanların vakit geçirebileceği bir meydan. Karl Meydanının sonunda ise Yeni Belediye Sarayı (Novomestska radnice) yer alıyor. Burası New Town olarak adlandırılıyor.

Sonbahar da Karl Meydanı

Karl Meydanından yukarı doğru yürümeye devam ettiğinizde karşınıza Ulusal Müze (Narodni Muzeum) çıkacak. Burası 1890 yılında inşa edilmiş, şehrin en ünlü müzesi. Müzenin hemen yanında Çek Devlet Operası (Statni opera), karşısında ise Vaclav Meydanı (Vaclavske namesti) yer alıyor.

Ulusal Müze, fotoğraftaki beni bulunuz 🙂

Bu meydanın başında Kral Vaclav’ın at üzerindeki heykeli bulunuyor. Heykelin alt tarafında ise eski Çekoslavakya’nın koruyucu azizlerinin gerçek boyutlardaki heykelleri yer alıyor.

Kral Vaclav Heykeli

Ulusal Müze’nin hemen önünde bir anıt daha bulunuyor. Jan Palach Anıtı, kolej öğrencisi olan Jan, Rusların Prag Baharını sona erdirmek için müdahalede bulunmamalarını protesto etmek amacıyla bu noktada kendini ateşe vermiş ve hayatını kaybetmiş. Bu anıt hem ona hem de komünist rejimde acı çeken, hayatını kaybeden diğer insanlara adanmış.

Jan Palach Anıtı

Meydandan başlayıp devam eden geniş bir alışveriş caddesi de var. Bu cadde üzerinde Prag’ın ünlü cafelerinden Café Evropa yer alıyor. Malesef tadilatta olduğu için biz giremedik.

Vaclav Meydanı
Amca ile iyi anlaştık 🙂

Caddeden sonra ki durağımız Barut Kapısı (Prasna brana) oldu. Burası Eski Şehrin 13 girişinden biri, eskiden üst kısmında barut depolandığı için bu ismi almış.

Barut Kapısı

Barut Kapısı’nın hemen yanında ise Prag’ın en ünlü yapılarından biri olan Belediye Sarayı (Obecni dum) yer alıyor.

Belediye Sarayı

Barut Kapısı’nın yanından dümdüz yürümeye devam ederseniz Eski Şehir Meydanı’na (Staromestske namesti) ulaşacaksınız. Burası Prag’ın kalbinin attığı yer olarak tanımlanabilir. Gecesi gündüzü ayrı güzel bu meydanın.

Arkamda meydan ve Tyn Kilisesi

Eski şehir meydanında en çok turist çeken yer Astronomik Saat. Bu saat, Eski Şehir Belediye Sarayı’na sonradan 1490 yılında eklenmiş. O zamanlar kentin ileri gelenleri bu saati o kadar beğenmişki, bir benzerini yapamasın diye saati yapan ustanın gözlerine mil çekmişler.

Prag’ın gece aydınlatmaları çok güzel
Gece Astronomik Saat

Saat öğlen 12 olunca gösteri başlıyor. Saatin içindeki tüm figürler ortaya çıkıyor. Bizde 10 dakika kala saatin önünde yerimizi aldık, beklediğimize değdi mi hayır, saatin bir numarası var mı yok ancak Prag’a kadar gelmişken bu gösteriyi izlememek olmazdı 🙂

Gösterinin hikayesi ise şöyle, her figürün bir karşılığı var. Ölüm figürü saatine bakar ve zil çalan ipi çeker, yukarıda İsa ve havarileri ortaya çıkar. Sol baştan elinde ayna olan figür kibiri, para olan aç gözlülüğü, iskelet ölümü ve son olarak keman çalan figür eğlenceyi temsil eder. Gösteri üstteki horozun ötüşüyle son bulur.

Dilerseniz saatin bulunduğu kuleye çıkıp Prag’ı kuşbakışı da seyredebilirsiniz.

Saat 12, yukarda figürleri görebilirsiniz.

Saatten sonra meydandaki diğer bir ünlü yapı Tyn Kilisesi. Ücretsiz olarak içini gezebilirsiniz. Bu kilisenin mimarisi ve gece ışıklandırması çok büyüleyici.

Tyn Kilisesi

Eski şehir meydanının ortasında 1915 yılında yapılmış Aziz Jan Hus Anıtı bulunuyor. Bu anıt azizin 500. ölüm yıldönümüne ithafen yapılmış.

Anıtın arkasında görünen Aziz Nikolaos Kilisesi.

Belediye sarayının hemen yanında Dum U Minuty yer alıyor. Bu bina Prag’ın en görkemli Rönesans yapılarından biri.

Anıt ve Kilise
Belediye Sarayı ve Astronomik Saat
Dum U Minuty

Meydanda tarihi yapılar dışında cafeler, restoranlar, sokak satıcıları ve sokak gösterileri de sergileniyor.

Bu grubun müziğine bayıldık!

Benim meydanda en çok sevdiğim bina bu oldu. Hemen altında da bir thai masajcı var, bizim gibi yorgun düşenlere tavsiye edebilirim, çok iyi geliyor 🙂

En çok seni sevdim 🙂

Eski şehir meydanından Yahudi Mahallesi’ne (Josefov) yürürken Paris Caddesi’nden (Parizska) geçeceksiniz. Burası adeta Paris’ten bir köşe, butikleriyle, cafeleriyle, ağaçlandırılmış caddesi ve mimarisiyle Paris’i andırıyor.

Josefov, uzun yıllar Yahudilerin sınırlarından çıkmasına izin verilmediği büyük bir mahalle. Burada Avrupa’nın en eski sinagogu Eski Yeni Sinagog (Staronova synagoga), Eski Yahudi Mezarlığı,ve mimarisi pek güzel birçok sinagog bulunuyor. Eski Yeni Sinagog’un giriş ücreti 200czk.

Eski Yeni Sinagog

Yahudi Mahallesinin sağ tarafında bir meydanda Kafka Heykeli bulunuyor.

Kafka Heykeli

Eski (Stare) ve Yeni (Nove) Şehir bölgelerini böylelikle tamamlamış olduk, şimdi meşhur Karl Köprüsü üzerinden Mala Strana ve Hradcany Bölgesine geçelim 🙂

Prag Bölgeler Haritası

Karl Köprüsü (Karluv most) , 1400 yılında tamamlanmış, iki kulesi ve 30 heykeli bulunan tarihi bir köprü. Önceleri tek köprü olduğu için, araç trafiği de bu köprü üzerinden sağlanırmış ancak günümüzde sadece yayalara açık.

Karl Köprüsü eski kulesi

Karl Köprüsü’nün üzerinde 30 adet din adamının heykeli bulunuyor, bunlardan en ünlüsü Aziz Jan Nepomucky’nin heykeli. Hikayesi ise şöyle, Kraliçe, Azize günah çıkartmış ve Kral, Azizden bu günahları öğrenmek istemiş, rivayete göre karısı kralı aldatıyormuş, Aziz Jan günahlarını söylemeyince kral tarafından buradan nehre attırılmış. Görgü tanıkları azizin kutsal ruhunun gökyüzüne yükseldiğini görmüş. Bu sebeple şans getirmesi için heykele dokunmayı adet haline getirmişler. Heykel üzerindeki parlak yerler, anlaşıldığı üzere herkesin dokunduğu yerler. Tekrar Prag’a gelmek için de heykele dokunanlar var.

Hiç eksik kalmam 🙂

Köprü üzerinde din adamlarının altında bekleyen bir Osmanlı figürü de var. Osmanlı işgalinden korktukları için yaptırdıkları söyleniyor.

Osmanlı heykeli

Dilerseniz köprünün kulelerine çıkıp manzarayı izleyebiliyorsunuz. Ayrıca köprü üzerinde çok sayıda sokak sanatçısı da bulunuyor. Karl Köprüsü Prag’ın en çok turist çeken yeri olarak biliniyor.

Karl Köprüsü

Köprüden karşıya geçtiğinizde sağ tarafa dönerseniz Kafka Müzesi’ne, sola dönerseniz Kampa Adası’na, düz devam ederseniz Lennon Duvarı’na ulaşabilirsiniz.

Sağ tarafta Kafka Müzesini görebilirsiniz.

Kafka Müzesine yürüken sol tarafta Dünyanın En Dar Sokağı [6] bulunuyor. O kadar dar ki girişine yayalar için bir trafik lambası koymuşlar, iki kişi aynı anda sokaktan geçemiyor. Düğmeye basıp size yeşil yanmasını bekliyorsunuz 🙂

Dünyanın en dar sokağı

Lennon Duvarı, özgürlüğe adanmış, üzeri resim ve grafitilerle dolu bir duvar. İsmi Lennon Duvarı ancak John Lennon Prag’ı hiç ziyaret etmemiş 🙂 Önünde sanatını icra eden müzisyenler bulunuyor.

Lennon Wall

Kampa Adası, Prag’ın Venedik’i olarak adlandırılıyor. Ben bu yarım adayı çok sevdim, içinden minik kanallar ve köprüler geçiyor. Çok şirin cafeleri var. Minik bir değirmene sahip, bence Prag’ın en güzel yeri 🙂

Evlerin arasından hep kanallar geçiyor.
Kilitli köprü üzerinden minik değirmen
Kampa Adasında şirin bir cafe

Kampa Adası’ndan sonra tramvay kullanarak Petrin Tepesi’nin parkına ulaştık. Normalde kablolu tren yolu ile Petrin Tepesi’ne çıkıp Petrin Kulesi’ni görmeyi hedefliyorduk ancak tadilat dolayısıyla tren kapalıydı, yürüyerek çıkmaya da açıkçası cesaret edemedik. Malesef Petrin Tepesi’ne çıkıp Prag’ın eşsiz manzarasını göremedik 🙁

Tepeye çıkamasakta parkta oturup sonbaharın güzelliğini izlemek ve bu manzara eşliğinde birazcık dinlenmek çok keyifliydi.

Kablolu tren yolu

Petrin’den sonra yine Mala Strana bölgesinde bulunan St. Nicholas Kilisesi’ni ziyaret ettik. Burası Mozart’ın bir dönem piyona çaldığı kilise. Burası aynı zamanda kentin silüetindeki en belirgin yapılardan birisi.

St. Nicholas Kilisesi

Mala Strana Bölgesinde görmek istediğimiz yerleri bitirdikten sonra Hradcany yani Kale Bölgesi gezimize başladık. Prag Kalesi, dünyanın en büyük tarihi kalesi olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor. Kalenin bir bölümü günümüzde Cumhurbaşkanlığı Ofisi olarak kullanılıyor.

Kale neredeyse her yerden görünüyor.

Kale içerisinde gezilebilecek 10 yer bulunuyor. Biz biletimizi 4 yeri kapsayacak şekilde 250 czk’ya satın aldık. Gezdiğimiz yerler Eski Kraliyet Sarayı, Aziz George Bazilikası, Altın Yol ve Aziz Vitus Katedrali.

Kale girişi

Kale’de ki en önemli yapı Aziz Vitus Katedrali, dış cephesi devasa ve ürkütücü. Katedral 600 yılda tamamlanmış, içerisinde ki şapeller ve vitray çalışmaları görülmeye değer. Katedralde bir odada Kraliyet Mücevherleri bulunuyor ve bu odanın kapısını açmak için 7 ayrı anahtar gerekiyor. Resmi günler dışında mücevherler ortaya çıkarılmıyor.

Aziz Vitus Katedrali
Katedralin içi

Eski Kraliyet Sarayı, Bohemya Hükümdarlığı’na ev sahipliği yapmış saray. Bir zamanlar, sütunlarla desteklenmeyen dünyanın en büyük salonuna sahip saray, günümüzde de Prag’ın en önemli yapılarından biri.

Eski Kraliyet Sarayı’nın salonu
Kraliyet eşyaları

Aziz George Bazilikası, Prag’ın en eski kilisesi.

Aziz George Bazilikası

Altın Yol, minik evlerden oluşan bir yol. Burada ilk olarak kaleyi korumakla görevlendirilmiş okçular ve aileleri yaşamış, daha sonra ise buraya adını veren kuyumcular yaşamışlar.

Altın Yol

Bu evler restore edilmiş, bazılarında o dönemin eşyaları sergileniyor, bazıları butik hediyelik eşya satılan dükkanlar haline getirilmiş. 22 numaralı ev ise bir dönem Franz Kafka’nın kız kardeşiyle birlikte yaşadığı ev.

Kafka’nın Evi

Prag’da gezilecek ve görülecek yerler çok fazla ancak hepsi birbirine çok yakın olduğu için gezmek vakit almıyor. Anlattığım yerlerin hepsini yaklaşık 10 saatte bitirdik 🙂

Yeme İçme

Öncelikle Prag’da su çeşmeden içiliyor, dışarda suya para vermeniz gerekmiyor.

Yine bir ayrıntı café ve restoranlarda genellikle sigara içiliyor. Yine de sormayı ihmal etmeyelim.

Prag’ın ünlü restoranları ve cafeleri bulunuyor, biz hangilerine gittik neler yedik onları aktarmaya çalışayım.

Kavarna Slavia [7], burası Gulaş yemeği ile anılan bir restoran. Ulusal Tiyatro’nun hemen karşısında yer alıyor. Ortamı çok güzel, sadece yemek yemek için değil bir şeyler içmek içinde oturabilirsiniz. Aynı zamanda burası Nazım Hikmet’in sürgün zamanlarında en çok uğradığı mekan olarak biliniyor, duvarında resmi bile var 🙂 Gulaş yemeği 175czk, çorbaları 40czk, içecekler 65czk civarında, biz 3 kişi ortalama 800czk hesap ödedik.

Gulaş yemeği, et ve ekmek toplarından oluşuyor.
Restoranın ortamı
Nazım Hikmet’in fotoğrafı, kapıdan girin, sağ bölümdeki barın oraya gidin, hemen orada

Café Savoy [8], biraz daha elit bir restoran, içeride sigara içilmiyor 🙂 Legii köprüsünün hemen bitiminde yer alıyor. Normal menü dışında bir de gurme menüsü var, bu menüde av hayvanları çoğunlukta. Geyik, tavşan, ördek gibi hayvanların etlerini burada yiyebilirsiniz. Biz burada 3 kişi ortalama 1.600czk hesap ödedik.

Cafe Savoy da biz 🙂
Geyik yemeği
Benim nefis ördek yemeğim 🙂

Café Imperial [9], Prag’ın en ünlü cafesi. Burada ballı pasta (honey cake) Medovnik’i deneyebilirsiniz, fiyatı 95czk. Bu cafenin ortamı gerçekten çok etkileyici.

Cafe Imperial
Medovnik / Honey Cake

Lokal [10], burası esnaf lokantası kıvamında, yemekleri çok lezzetli bir yer, bizim yemeklere çok benziyor. Ev yapımı sodaları çok başarılı. Menüsünde türk kahveside var 🙂 Farklı şubeleri var, öğlen yemeği yemek için uygun olabilir. Biz 3 kişi ortalama 850czk hesap ödedik.

Lokal
Nefis tavuk yemeğim

Café Louvre [11], burası yine lezzetli yemek için doğru adreslerden biri. Kuzu eti burada çok başarılı. Çorbaları da aynı şekilde. Tek sıkıntısı ortamının çok gürültülü olması. Burada 3 kişi ortalama 1015czk hesap ödedik.

Cafe Louvre
Kuzu yemeği

Prag’ın ünlü bir sokak tatlısı var, ismi Trdlo (trdelnik), hamurdan yapılıyor, fiyatı 60czk, ek olarak nutella gibi bir malzeme isterseniz 10czk daha ekleniyor. Açık konuşayım ben bu tatlıya bayıldım, her gördüğüm yerden satın aldım yedim 🙂 En çok Palladium Alışveriş Merkezi önünde satılanları beğendim.

Trdlo

La Casa Del Habano [12], burası puro merakı olanlar için güzel bir mekan. Biz arkadaşımızın ilgisi sebebiyle girdik,ortam çok hoş, puronuzu seçip orada oturup içebiliyorsunuz. Café bar tarzında, puro tadımı yapıp satın alabileceğiniz bir yer.

La Casa Del Habano
Bizimkilerin seçtiği purolar 🙂
Ortamı çok güzel 🙂

Alışveriş 

Prag’dan kristal ve cam ürünleri satın alabilirsiniz. Cam konusundaki en ünlü marka Moser, eski şehir meydanında mağazası bulunuyor.

Hediyelik eşya olarak bardaklar, tahta oyuncaklar, kuklalar, magnetler satın alabilirsiniz. Bunları en uyguna bulabileceğiniz yer Havelske Trziste [13] yani açık hava pazarı. Çok büyük değil ama en uygun fiyatlı ürünler burada.

Pazar yeri

Captain Candy Shop [14]’ta şekerleme alabilirsiniz. Birazcık pahalı, ufak bir poşet şekere 603czk ödedik ama çok lezzetli.

Milli içkileri olan Becherovka satın alabilirsiniz. Karlovy Vary’e gitmeyecekseniz marketlerden satın alabilirsiniz. Gidecekseniz asıl yeri oradaymış.

Karl Köprüsü üzerinde bulunan ressamlardan resim satın alabilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken bir konu var, bilgisayar çıktısı alıp üzerini sadece boyayan ve o resimleri satan çok fazla insan var. Orjinal olmasına dikkat edin derim.

Kıyafet vs alışverişi yapmak isterseniz Palladium [15] alışveriş merkezinden yapabilirsiniz. Ayrıca Palladium’un önünde minik standlar var, buradaki ürünleri de tadarak alabilirsiniz.

Palladium’un önü

Prag notlarım genel olarak böyle. Kişisel yorumumu yapmam gerekirse Prag, resimlerde gördüğüm kadar büyüleyici bir şehir değil. Belki de çok büyük beklentilerle gittiğim için hayal kırıklığına uğramış olabilirim.

Diğer Avrupa şehirlerinden farklı olarak daha az gelişmiş, akşam sokaklarında yürürken tedirgin oldum. Biraz donuk ve soğuk bir şehir, sizi hemen çekip içine katamıyor. İnsanları genel olarak kaba ve suratsız, özellikle havaalanı personelleri.. Avantajı ise diğer şehirlere göre ucuz olması.

Yine de hayallerimde kalmasındansa anılarıma eklenmiş olduğu için mutluyum 🙂

Sizler için turist haritası da hazırladım, dilerseniz kullanabilirsiniz.

[16]
Prag Turist Haritası

Prag Dünyanın neresinde?