-
NE ZAMAN GİDİLİR?Yaz ve Bahar Ayları
-
KAÇ GÜNDE GEZİLİR?2-3 Gün
-
ULAŞIM - UÇAK
Trabzon Havalimanı
1 Saat 40 Dakika -
ULAŞIM - OTOMOBİL
1.075 Km
12-13 Saat -
NE YENİR?
Akçaabat Köfte, Hamsiköy Sütlacı, Pide
-
NE ALINIR?
Bıçak, Çakı, Peştemal
Gezi Tarihi : Temmuz 2014 Gezi Süresi : 1 Gece
Karadeniz Turumuzun ikincisi gecesinde Trabzon’da konakladık. Giresun ile Trabzon arası yaklaşık 2 saat sürüyor. Biz gezimizi özel araçla gerçekleştirdik, siz uçakla gitmeyi düşünürseniz bilebayi.com

Trabzon’a gelmeden önce Akçaabat karşılıyor sizi. Mutlaka sahildeki köftecilerde Akçaabat Köfte yemelisiniz. Biz Körfez Köfte’yi tercih ettik, pişman olmadık, deniz kenarından bi masa da ayırtırsanız değmeyin keyfinize 🙂

İlk akşamımızda sahilde yer alan Ganita Çay Bahçesine gittik, bu sayede çarşıyı ve sahili de gezmiş olduk. Çay bahçesinin karşısında bir cafe daha yer alıyor ve sanırım kesintisiz olarak burada horon tepiyorlar, müzik sesi hiç kesilmedi,birazcık denizi,rüzgarı, sessizliği dinleyelim dedik ama olmadı.

Trabzon’da ilk durağımız benim de çok merak ettiğim Sümela Manastırı oldu. Sümela, Trabzon’un Maçka ilçesinde yer alıyor. Yol merkezden yaklaşık 1 saat sürüyor ancak aracınızı otoparka bıraktıktan sonra Sümela’ya yürüyerek devam ediyorsunuz. Buradan da yaklaşık 20 dakika kadar patika bir yoldan ilerlemeniz gerekiyor. Patika bitince yol bitti sanmayın, Sümela’ya ulaşmak için bundan sonra baya dik merdivenlerden çıkmanız gerekiyor.

Bu yolda ilerlerken, ne zaman gitseniz hiç değişmeyen, hep orada sizi karşılayan, kemençe çalan amcalar var. Birazcık dinledikten sonra katkıda bulunmayı ihmal etmeyin 🙂
Sümela, MS 395 yılında yapılan, deniz seviyesinden 1.150m yükseklikteki, Rum Ortodoks Kilise ve Manastır kompleksi. Zigana Dağının yamacına bu manastırı nasıl yapmışlar diye düşünmemek elde değil, hem de o zamanın şartlarıyla.
Bir rivayete göre burayı Atina’lı iki rahip yapmış, ikiside rüyalarında Hz. İsa ve Hz. Meryem’i görmüş, Sümela’nın bulunduğu yerdelermiş ve birbirlerinden habersiz olarak yola çıkan rahipler Sümela’nın yapılacağı yerde buluşmuş, birbirlerine rüyalarını anlatınca Sümela’nın temelini atmışlar. Manastırın asıl adı Meryem Ana Manastırı, Sümela Rumcadaki adıymış.

Sümela Manastırı en güzel otoparka varmadan yol üzerindeki fotoğraf çekme alanından fotoğraflanıyor bilginize.
İçeride bir yürüyüş parkuru bulunuyor ama bu parkur başladığınız yere geri dönmüyor, inerken çok güzel ancak her inişin bir çıkışı olduğunu unutmayalım 🙂

Biz ilk gidişimizde manastır içine girdik,burada bizi yoğun bir turist kalabalığı karşıladı.

Açıkçası içerideki fresklerin üzerine ismini kazımış insan benzeri varlıkları ve bunlara izin veren güvenlik yapısını düşününce insanın içi parçalanıyor, bu olağanüstü yapıyı nasılda koruyamamışız diye.. Zamanında define avcıları da buraya musallat olmuş, her yeri kazılmış, harabeye dönmüş, içeride yangınlar çıkmış, birçok tarihi değer malesef kaybolmuş.

İkinci gidişimiz bayramın birinci gününe denk geldiği için Manastır öğlen 1’de açılıyordu, sabah erken gittiğimiz için ikinci gezimizde içine giremedik.
Giriş ücreti 15TL idi ancak Müzekart ile de giriş yapabiliyorsunuz.

Manastır yaya yolunun girişinde hediyelik eşya satan dükkanlar var, buradan karadenize özgü hediyelikler alabilirsiniz.

Maçka’dan Sümela Manastırı yoluna girerken yol ikiye ayrılıyor, sağ taraftan giderseniz Hamsiköy’e, sol taraftan giderseniz Manastır’a ulaşıyorsunuz. Biz dönüşte Maçka’dan Hamsiköy yoluna saptık. Maçka’dan Hamsiköy yaklaşık yarım saat sürüyor.

Hamsiköy, Maçka’nın en yüksek rakımlı, sütlacı ile ünlü bir köyümüz. İddia ediyorumki burada sütlaç yemediyseniz, hayatınız boyunca sütlaç yemediniz demektir 🙂 Biz giderken eşim söyleniyordu, bir sütlaç için bu kadar yol gidilir mi diye, yolları da biraz bozuk olduğundan. Sonra arka arkaya 3 sütlaç yiyince kendine geldi 🙂

Sütlaç, günlük taze sütün 4 saat kaynatıldıktan sonra fırınlanması ile yapılıyor. Böyle lezzetli sütlaç ne yedik ne gördük 🙂 Yol üzerinde çokça sütlaç yapan yer var ancak biz tercihimizi köy içinde minik bir dükkan olan Niyazi Usta’dan yana kullandık, pişman olmadık, şiddetle tavsiye ederim 🙂

Hamsiköy sütlacının tadı damağımızda kalarak Trabzon merkezin yolunu tuttuk. Bu ilimizin de pidesi meşhur olduğu için Çardak Pide’de pidelerimizi yedik.

Daha sonra Uzungöl’ü görmek için yola koyulduk. Uzungöl Rize’ye daha yakın bir konumda yer alıyor, Çaykara ilçesine bağlı. Trabzon’dan Rize’ye geçecekseniz o gün Uzungöl’e gidebilirsiniz. Merkezden Uzungöl yaklaşık 1 buçuk saat sürüyor. Uzungöl’e gelmeden Sürmene’den geçeceksiniz, burası bıçakları ve çakıları ile ünlü, Sürbisa’dan satın alabilirsiniz.

Uzungöl’e vardığımızda çok büyük hayal kırıklığı yaşadık. Doğa ile iç içe, bakir kalmış bir göle ulaşacağımızı sanıyorduk, kendimizi buna hazırlamıştık ancak Uzungöl tamamen turistler uğruna katledilmiş bir yer! Her yer otel, her yer restoran,o kadar kalabalık ki adım atacak yer yok, aklınıza gelebilecek tüm aktiviteler buraya getirilmiş, biz bu durumdan hiç memnun kalmadık ve tesislerin bittiği yere kadar arabayla devam ettik. El değmemiş yerleri ne kadar mükemmel size anlatamam..

Uzungöl’e gittiğimizde yağmur yağıyordu, aslında her gidişimizde burada hava yağmurluydu. Mutlaka yanınızda yağmurluk tarzı bir üst bulundurun derim ben.

Trabzon’da son durağımız Uzungöl oldu. Karadeniz turumuza benim memleketim olan Rize ile devam edeceğiz 🙂
Rize Gezi Notlarıma buradan ulaşabilirsiniz 🙂

Trabzon Türkiye’nin neresinde?
Harikasınız bu kadar detaylı bir sekilde yazip tavsiyelerde bulunmaniz bizi çok sevindirdi gerçekten.
Merhaba, yorumunuz için teşekkür ederim 🙂
Merhaba Ceren hanım sitenizi çok beğendim. Çok güzel makaleleriniz var çok özenmişsiniz. Teşekkürler. Benim şehir otellerini tanıtan bir web sitem var https://bit.ly/hesaplitatilfirsatlari Trabzonda bulunan otelleri ücretsiz tanıyoruz.
emeğinize sağlık güzel ve yararlı bir paylaşım olmuş..
Teşekkür ederim 🙂
Trabzon’a hangi zamanda gidilir . Bu arada gayet başarılı bir yorum yapmışsınız tşk
Yorumunuz için teşekkür ederim. Bence yaz ayları, çünkü yazın bile hava çok sıcak değil, yaylalar soğuk, çoğu zaman yağışlı. Kışın şartlar çok daha zor oluyordur. Bahar ayları da tercih edilebilir ancak yağış yaza göre fazla olacaktır.
Gerçekten çok bayildim.çok güzel.yazinin icine giricektim nerdeyse.trabzonu cok guzel anlatmissiniz.çok begendim.bendr karadenizliyim ve de trabzonluyum.bunun icin de ayrica bir begendim.tesekkur ederim.odevim icin cok gerekli oldu…????????????
Merhaba Şule Hanım, yorumunuz için çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum 🙂 Karadeniz çok güzel, Trabzon’da aynı şekilde, kötü anlatmak sanırım mümkün değil 🙂 Beğenmenize sevindim, ödevinize de katkı sağlayabildiysem ne mutlu bana 🙂 Sevgiler.
Çok detaylı, keyifli bir yazı olmuş Ceren hanım. Paylaşımınız ve katkılarınız için teşekkürler.
Merhaba, yorum için ben teşekkür ederim.
Çok güzel bir yazı olmuş Ceren Hanım Trabzon’da gezilecek yerlerle ilgili bilgi ararken sitenize rastladım. Bende kendi çapımda il merkezlerinde kalınacak otelleri tanıtan bir site üzerine çalışıyorum Trabzon Merkez Otelleri . Sizin bu yazınızdan oldukça faydalanacağım.
Merhaba Murat Bey, yorumunuz için teşekkür ederim, sitenize fayda sağlayabilirsem ne mutlu bana 🙂