• NE ZAMAN GİDİLİR?
    Her mevsimde
  • KAÇ GÜNDE GEZİLİR?
    2-3 Gün
  • ULAŞIM - UÇAK

    Şanlıurfa Havalimanı
    1 Saat 50 Dakika

  • ULAŞIM - OTOMOBİL

    1.300 Km
    13-14 Saat

  • NE YENİR?

    Ciğer, Kebap, Billuriye, Baklava, Şıllık

  • NE ALINIR?

    Bakır, Baharat, Halı, Kilim, Baklava

Gezi Tarihi : Aralık 2017 Gezi Süresi : 2 Gün

Gaziantep’e gittiğimiz dönem ucundan kıyısından da olsa Halfeti’ye giderek Şanlıurfa’nın bir kısmını görmüş ve hayran kalmıştık. O günden beri Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde farklı şehirler görebilmenin ümidini taşıyorduk. Seyahatimizden tam bir yıl sonra yine Aralık ayında yolumuzu buralara düşürdük. Bu bölgeye kışın seyahat etme sebebimiz, yazın gündüzleri kavurucu sıcaklara maruz kalmaları ve açık havada gezebilmenin pek mümkün olmaması.

1984 yılına kadar Urfa ismiyle anılan şehir, Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği başarı sebebiyle Şanlı ünvanına kavuşmuş. Hz. İbrahim ve Hz. Eyyup peygamberlerin doğum yeri olarak kabul edilmesinden dolayı Peygamberler Şehri ünvanı ile de anılıyor. Hem tarihi değerleri hem yemek kültürü ile kesinlikle ülkemizde ilk ziyaret edilmesi gereken şehirler arasında yer alıyor.

Ulaşım

İstanbul’a uzaklığı yaklaşık 1.300km olan şehir arabayla 13-14 saat sürdüğü için kısa seyahatlerde kara yolunu kullanmak pek akıl karı değil. Şehirde havalimanı bulunması sebebiyle havayolu ile direkt ulaşım sağlanabiliyor, İstanbul’dan yol 1 saat 50 dakika sürüyor. Bizim bilet alacağımız dönemde Şanlıurfa uçuşları ve otel fiyatları yüksek olduğu için biz Gaziantep’e uçmaya karar verdik. Akşam uçuşu ile Gaziantep’e indik, internet üzerinden kiraladığımız aracı teslim aldık, o gece Gaziantep’te konaklayıp ertesi sabah Şanlıurfa’ya doğru yola çıktık. Gaziantep Şanlıurfa arası arabayla yaklaşık 1 buçuk saat sürüyor, hem uçak hem otel ücretinden tasarruf ettiğimiz için arada ödediğimiz benzin parasına rağmen seyahatimiz çok daha uygun fiyata gelmiş oldu. Biletimizi THY üzerinden iki kişi gidiş dönüş 200 TL’ye satın aldık. Araç kiralamayı ise Budget üzerinden 2 gün için 230 TL ödeyerek tamamladık.

Buarada akşam yemeğini İmam Çağdaş’ta yiyip, sabah güne beyran sonrası Katmerci Zekeriya Usta’da başlayıp yola çıktığımız için karımız ikiye katlandı diyebilirim 🙂 Gaziantep Notlarımı okumadıysanız buradan ulaşabilirsiniz.

 

Konaklama

İlk gece Gaziantep’te İbis Otel’de konakladık, genel olarak çok memnun kaldığımızı söyleyebilirim. İki kişi 1 gece konaklama için 115 TL ödedik. İkinci gece ise Şanlıurfa’da Hilton Garden Inn Hotel’de kaldık, hem konumu, hem rahatlığı, hem de odalarının büyüklüğü sebebiyle otelden çok çok memnun kaldığımızı söyleyebilirim. Buraya iki kişi 1 gece konaklama için 175 TL ödedik. Konaklamalarımızı zaten gastronomi anlamında büyük hazlar yaşayacağımız şehirlerde bulunduğumuz için kahvaltı hariç tercih ettik. Ödediğimiz ücretler sadece oda fiyatı.

Gezilecek Yerler

Şanlıurfa denilince benim ilk aklıma gelen ve ilk görmek istediğim yer Balıklıgöl oldu. Gezilecek yerleri anlatmaya da buradan başlayacağım. Balıklıgöl şehrin merkezi diyebileceğimiz bir konumda yer almasına rağmen içerisi bambaşka bir dünya gibi. Buranın, göl de yer alan bütün çocukların anlattığı gibi efsanevi bir hikayesi var. Hz. İbrahim, Nemrut ve halkının taptığı put inancıyla mücadele edip, tek tanrı inancını yaymaya çalışması sebebiyle, kalenin bulunduğu tepeden burada bulunan ateşe atılmış. Allah ateşe ‘ Ey Ateş, İbrahim’e karşı serin ve selamet ol’ emrini vermiş ve ateş suya, odunlar ise balığa dönüşmüş. Bu sebeple o günden bu güne, gölde bulunan sazan balıkları kutsal kabul edilmiş, tutulmamış, sadece beslenmiş. Buranın gerçekten uhrevi bir havası olduğunu söyleyebilirim, içeri girdiğiniz anda içinizi bir huzur kaplıyor. İçeride, gelen turistlere buranın hikayesini anlatmak isteyen küçük çocuklar var, hikayeyi dinleyip balık yemi satın alarak onlara katkıda bulunabilirsiniz. Balıklıgöl’ün bir ucunda bulunan ve duvarlarıyla buraya çok başka bir hava katan tek minareli caminin adı Rizvaniye, dilerseniz içerisini ziyaret edebilirsiniz.

Balıklıgöl

Balıklıgöl’ün hemen yanında yer alan, etrafında çay bahçesi bulunan bir diğer büyülü gölün adı AynZeliha. Efsaneye göre, Nemrut’un evlatlık kızı Zeliha, Hz. İbrahim’e aşık olduğu için hemen onun arkasından kendini ateşe atar, onun düştüğü yerde ise bu göl oluşur. Buranın da atmosferi çok güzel olduğu için çay bahçesinde oturup bir şeyler içmenizi, vakit geçirmenizi tavsiye ederim.

AynZeliha

Gölün hemen yanında Dergah Cami ve Halilulrahman Mağarası bulunuyor. Yine rivayete göre, bir gece Kral Nemrut bir rüya görür ve bu rüyayı müneccimlere anlatır. Müneccimler bu yıl doğacak bir erkek bebeğin, onun saltanatını sonlandıracağını söylerler. Nemrut bunun üzerine o yıl doğacak bütün erkek bebeklerin öldürülmesi emrini verir. Hz. İbrahim’in annesi, oğlu öldürülmesin diye bir mağaraya sığınır ve doğumunu burada gerçekleştirir. Tam 7 yıl boyunca Hz. İbrahim’i bu mağarada gizler, büyütür. Günümüzde ziyaret edilebilen bu mağara ve cami, aynı zamanda Hz. Muhammed’in sakalının bir teline de ev sahipliği yapıyor. Halk tarafından buradan çıkan su, zemzemden sonra en şifalı su olarak kabul ediliyor.

Dergah Cami

Şanlıurfa Kalesi, şehrin çoğu yerinden gözüküyor. Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı tepe olan Dambak’a, M.Ö 2000 yılında bu kale yapılıyor. Burada bulunan iki sütunun, Hz. İbrahim’in mancınık tekniği ile ateşe atılmasında kullanılan sütunlar olduğuna inanılıyor. Pazartesi günleri kapalı olan kalenin giriş ücreti 10 TL.

Şehrin merkezinde ziyaret edebileceğiniz bazı çarşılar bulunuyor. Bunlar Sipahi Pazarı, Gümrük Hanı, Şanlıurfa Bedesteni, Halıcılar Çarşısı ve Bakırcılar Çarşısı. Detaylı bilgiye yazının Alışveriş ve Yeme İçme bölümünden ulaşabilirsiniz.

Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, içerisinde Asur, Babil ve Hitit çağlarına ait kalıntıların sergilendiği, Göbekli Tepe’nin de bir replikasını barındıran, şehrin merkezinde yer alan çok güzel bir müze. Mutlaka ziyaret edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizim gittiğimiz dönemde Göbekli Tepe tadilatta olduğu ve henüz açılmadığı için biz burada yer alan modelini görmek zorunda kaldık. Pazartesi günleri kapalı olan müzenin, giriş ücreti 14 TL.

Göbekli Tepe Uyarlaması

Haleplibahçe Mozaik Müzesi, Arkeoloji Müzesinin hemen yanında yer alıyor. Burası Gaziantep’te yer alan Zeugma Müzesi’ne benziyor. Dünyanın hiçbir yerinde örneği bulunmayan Savaşçı Amazon Kraliçeleri’nin tasvirleri burada bulunuyor. Mozaiklerde kullanılan malzeme ve teknikler sebebiyle burada yer alan eserler, dünyanın en değerli mozaikleri arasında gösteriliyor. Müzenin giriş ücreti 14 TL, (Arkeoloji Müzesi ile aynı biletle girilebiliyor, farklı bir bilet almanız gerekmiyor), ve kesinlikle Şanlıurfa’da ziyaret edilmesi gereken yerler arasında bulunuyor.

Savaşçı Amazon Kraliçeleri

Hz. Eyyub Sabır Makamı, cüzzam hastalığına yakalanıp bir mağarada inzivaya çekilerek ibadet etmeye başlayan, bu ibadet ve sabrın karşılığı olarak kendisine gönderilen şifalı su sayesinde sağlığına kavuşan Hz. Eyyub’un Çile Mağarası, Su Kuyusu ve sırtını dayadığı Sabır Taşının yer aldığı mekan. Biz burayı ziyaret edemedik ancak sizin yolunuz düşerse aklınızda bulunsun diye buraya yazıyorum.

Şehir merkezinde yer alan bizim gidemediğimiz ancak sizin vaktiniz varsa ziyaret edebileceğiniz yerler arasında, Şanlıurfa’nın geçmişten günümüze mutfak kültürünü anlatan eşyaların ve canlandırmaların sergilendiği Mutfak Müzesi, Urfa mimarisini yansıtan tarihi evler arasında yer alan Çadırcı Hayatlı Evi, eskiden sinagog olan sonradan camiye çevrilen Ulu Cami ve son olarak Oniki Havari Kilisesi olarak bilinen, 1956 yılında camiye dönüştürülen Fırfırlı Cami bulunuyor.

Şehir merkezi dışında nerelere gidebiliriz derseniz, Göbekli Tepe ilk akla gelen yer oluyor. Yukarıda da belirttiğim gibi bizim gittiğimiz dönemde henüz açılmadığı için ziyaret etme şansımız olmadı. Ancak tarih açısından buranın değeri çok büyük, tarihin bilinen ilk ve en büyük tapınağı burada yer alıyor. İlk buğdayın Göbeklitepe eteklerinde yetiştiği söyleniyor. Aslında Göbeklitepe’nin keşfi insanlık tarihine dair bilinen her şeyi sıfırlıyor, insanların önce yerleşik hayata geçip sonrasında inanç sisteminin geliştiği düşünülürken, burada bulunan 11.500 yıllık ibadethane insanların henüz göçebe hayattayken inanmaya başladığını gösteriyor. Bunun yanında dünyanın ilk insan heykeli de buradan çıkarılıyor. Bu sebeple kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerler arasında birinci sırada yer alıyor.

Göbekli Tepe Kazı Alanı

İkinci sırada neresi var derseniz kesinlikle Harran derim. Dünyanın ilk bilim merkezleri arasında yer alan ve bunu doğrulayan bir kanıt olmamasına rağmen dünyanın ilk üniversitesinin burada bulunduğuna inanılan yer Harran. Harran’a varınca ilk olarak Kümbet Evleri ziyaret edebilir, buranın mimari özellikleri hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Evlerden biri kültür evi olarak ziyaret edilebiliyor ve çok tatlı bir aile tarafından işletiliyor. Kümbet Evler, trullo adı verilen üst üste bindirme yöntemi ile, kurak yerlerde ağaç kullanılmadan sadece tuğla ile inşa ediliyor. Evlerin en önemli özelliği, yazın çöl sıcağında bile serin, kışın sert soğuklarda sıcak kalabilmesi. Kültür evini gezerken ev içerisinde yer alan her şeyin satılık olduğunu unutmayın ve işletmeci aileye katkı sağlamak için ufakta olsa bir şeyler satın alın. Sizleri çay içmeden bırakmayacakları için aileyle vakit geçirin dememe gerek kalmıyor 🙂

Kümbet Evler

Harran’da, ismini burada bir süre yaşadığı düşünülen Şuayb Peygamber’den alan Şuayb Antik Kenti ziyaret edilecek diğer yerler arasında bulunuyor.

Son olarak dünyanın ilk üniversitesi olduğuna inanılan Tarihi Harran Üniversitesi’ni de görmeden buradan ayrılmayın. Biz Harran’da çok talihsiz bir olay yaşadık, Osman rahatsızlandığı için onu apar topar Şanlıurfa merkezinde yer alan bir hastaneye götürmek zorunda kaldım. Harran’da çok vakit geçiremesekte size saydığım yerleri gidip görme fırsatı bulduk. O yüzden şiddetle gitmenizi tavsiye edebilirim.

Tarihi Harran Üniversitesi

Vaktiniz var ise Atatürk Barajı yine ziyaret edilebilecek yerler arasında bulunuyor. Şanlıurfa tarafında yer alan seyir terasından dünyanın en büyük 6. barajı, Türkiye’nin ise en büyük elektrik ve sulama kaynağının manzarasını izleyebilirsiniz.

Halfeti, daha önce ziyaret etmediyseniz kesinlikle görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Halfeti ile ilgili detaylı yazıma buradan ulaşabilirsiniz.

Son olarak bizim gitmediğimiz, sizin vaktiniz varsa gidebileceğiniz şehir dışı noktalarından, daha çok ibadet yöntemlerine yönelik kalıntılar barındıran Soğmatar Antik Kenti ve taş ocaklarından meydana gelen Bazda Mağaraları ziyaret edilebilir.

 

Yeme İçme

Bir kebaba ismini veren şehir, yeme içme bakımından ne kadar zengindir siz düşünün 🙂 Tabi ben sizlere iki gün boyunca neler yiyebildiysek onlardan bahsedeceğim, şehrin tüm restoranlarını, tüm güzel yemeklerini iki güne sığdırmak pek mümkün değil.

Şehre vardığımız ilk sabah kahvaltı etmek için Köprübaşı Kahvaltı Salonu’nu tercih ettik. Burası oldukça salaş, esnaf lokantası bile diyemeyeceğiniz küçücük bir dükkan. Hayatımız boyunca yaptığımız en sade serpme kahvaltıyı burada yaptık diyebilirim 🙂 Ortaya bir peynir tabağı, yumurta ve acuka, közlenmiş sebze, bal kaymak, yoğurt ve söğüş tabağı geliyor. Yanında çay içtiğimiz, ekmek olarak pide yediğimiz kahvaltının toplam fiyatı 20 TL 🙂 Fiyatı şaka gibi biliyorum, buraya gelecekseniz beklentiniz yüksek olmasın, karnınız doyacak, doğal ürünler yiyeceksiniz, ortam pek hoş olmayacak ama çok ucuza kalkacaksınız 🙂 Bunları bilerek gelirseniz memnun ayrılırsınız.

Kahvaltıdan sonra öğlen kahvesi içebileceğiniz en güzel yer Gümrük Hanı. Burada mırra ya da menengiç içmenizi tavsiye ediyorum. Mırra acı ve koyu bir kahve olduğu için, sert kahveleri sevmiyorsanız hiç bulaşmayın 🙂 Ama burada içtiğim menengiç Gaziantep’te içtiklerimden bile daha güzeldi, kesinlikle denemenizi tavsiye ediyorum, hem ortamından hem kahvesinden memnun kalacağınıza eminim.

Çarşıda, Şanlıurfa halkının sabah kahvaltısı için tercih ettiği, bizim ise öğlen yemeği için gittiğimiz, ciğercilerin yer aldığı bir bölge var. Hangisi en iyisi derseniz, muhtemelen hepsi iyidir ancak biz Ciğerci Aziz Ustanın Yeri’nde yemeyi tercih ettik. Burası da salaş, mekanın önünde yer alan ufak taburelerde oturduğunuz bir yer, ben böyle yerleri seviyorum 🙂 Masanın ortasında kocaman soğan sepeti yer alıyor, kendi soğanınızı kendiniz soyup doğruyorsunuz. Ciğer gerçekten çok lezzetli, hem ustası hem çalışanları çok güleryüzlü, sizinle sohbet etmeyi ihmal etmiyorlar. Burada yediğimiz yemekten çok memnun kaldığımız için sizlere de gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Buraya 1,5 porsiyon ciğer ve iki ayran için ödediğimiz fiyat 22 TL 🙂

Çağdaş Ocakbaşı, et ve tavuk şişleri ile anılan bir restoran. Ben burada terbiyesiz tavuk yedim 🙂 Osman ise kuşbaşı yedi. Gerçekten yediğim en lezzetli tavuklardan biri olduğunu söyleyebilirim. Yine gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bu restoranda biz 43 TL hesap ödedik.

Yemekten sonra tatlı yemek isterseniz bayıldığım ve günde iki kere falan gittiğimiz Şanlı Miroğlu’nu tavsiye edebilirim. Billuriye tatlısını daha önce hiç denememiştim, kadayıfla yapılan, içi fıstık dolu yemyeşil bir tatlı ve inanılmaz lezzetli. Mekanın künefesinin de çok iyi olduğu söyleniyor ancak biz denemedik. Billuriye’nin porsiyon fiyatı 7 TL 🙂 Baklava yemek isterseniz de en iyi adres Üstüneller Baklava, hatta paket yaptırıp yanınızda da getirebilirsiniz.

Çulcuoğlu Restoran, diğer gittiğimiz mekanlara göre daha şık, fiyatları daha yüksek bir restoran. Ama lezzet konusunda daha iyi olduğunu söyleyemeyeceğim. Biz dönüş yolunda yakınından geçtiğimiz için uğradık, bir de şıllık tatlısını denemek istiyordum, burada güzel yapıldığını okumuştum. Kebap yedik, bana çok ortalama geldi. Şıllık tatlısı ise, bildiğiniz krep hamurunun içine ceviz serpilmiş ve şerbet dökülmüş gibi, pek damak tadımıza uymadı açıkçası. Yiyebileceğiniz o kadar güzel baklavalar, şerbetli tatlılar varken şıllığı es geçebilirsiniz diye düşünüyorum 🙂 Burada ödediğimiz hesap 72 TL.

Şıllık Tatlısı

Akşam günü sonlandırmak için Seyir Tepesi Cafe’yi tercih edebilirsiniz. Şanlıurfa manzarası eşliğinde çayınızı kahvenizi içip, keyifli vakit geçirebileceğiniz bir yer.

Şanlıurfa’ya gidiyorsanız herkesin size tavsiye edeceği ilk şey, bir sıra gecesine katılmanız olacak 🙂 Her yerde deneyimleyemeyeceğiniz bir etkinlik olduğu için bence de katılın, biz de öyle yaptık 🙂 Gitmeden araştırma yapıp Gülizar Konuk Evi’ne gitmeye karar verdik, aslında gitmek istediğimiz farklı yerler vardı ancak kendi arkadaş grubunuzla gelip sıra gecesini kapatmıyorsanız gece düzenlemediklerini söylediler. Sıra geceleri genellikle yemekli oluyor, fix menü satın alıyorsunuz, içerisine dinleyeceğiniz müzik ziyafeti de dahil. Açıkçası gitmeden önce çok heyecanlandım çünkü daha önce hiç sıra gecesinde bulunmamıştım 🙂 Bu sebeple hayal kırıklığım çok büyük olabilir bilemiyorum. Aslında genel olarak eğlenceden, şarkılardan çok memnun kaldık ama yemekler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Gelen hiçbir şeyi ben yiyemedim, hem tatsız tuzsuz geldi, hem de hijyen anlamında beni asla tatmin etmedi. Osman’da sırf karnını doyurmak için gelenlerden biraz biraz yedi. Çorba, içli köfte, fındık lahmacun, patlıcan kebabı, son olarakta ortada önümüzde yoğurulan çiğ köfte servis edildi. Ertesi sabah erkenden Harran’a doğru yola çıktık ve yolun yarısında Osman fenalaştı, muhtemelen dün akşam yediği bir şeyden dolayı zehirlendi, çünkü ikimizin ortak olarak yemediği tek yemek sıra gecesinde gelen yemeklerdi. Belki düzelir diye arabayı ben aldım, Harran’a kadar gittik ancak orada daha kötü olunca mecbur şehir merkezine dönüp hastaneye gitmek zorunda kaldık. Herkes aynı deneyimi yaşayacak diye bir durum yok ancak ben burayı kimseye tavsiye edemeyeceğim. Tüm bunlara rağmen iki kişi için ödediğimiz hesabın da 120 TL olduğunu söyleyeyim, gidip gitmemeye siz karar verin.

 

Alışveriş

Şanlıurfa bir gastronomi şehri olduğu için buradan satın alacağınız ürünlerin çoğu yiyecek ve içecek üzerine olacaktır. Ancak ben yine de nerelerden neler alabilirsiniz onlardan bahsedeceğim.

Şehrin merkezinde yer alan Sipahi Pazarı, yöresel ürünlerin satıldığı bir çarşı. Buradan baharat, özellikle isot, biber reçeli, cevizli pekmezli sucuk gibi ürünler satın alabilirsiniz. Onun dışında menengiç kahvesi, gerçek nar ekşisi, salça, kurutulmuş biber patlıcan kabak gibi ürünler alabilirsiniz.

Buraya kadar gelmişken baklava almadan dönmek olmaz, yolunuz Gaziantep’e düşmeyecekse, Üstüneller’den baklava satın alabilirsiniz.

Şanlıurfa Bedesteni, yöresel giysi ve aksesuarların satıldığı merkezde yer alan, kapalı çarşıya benzeyen bir alışveriş yeri. Buradan giysi, şal gibi ürünler satın alabilirsiniz.

Halıcılar Çarşısından halı, kilim gibi ürünler, Bakırcılar Çarşısından ise aklınıza gelebilecek her ürünün bakır ile yapılmış halini satın alabilirsiniz.

Açık konuşmak gerekirse Gaziantep’ten aldığımız ürünleri, buraya kıyasla biraz daha fazla beğendiğimizi söyleyebilirim. Belki de dükkan seçiminde hata yapmışızdır bilemiyorum. Planlarınız arasında Gaziantep varsa, bu tarz yiyecek alışverişini oraya bırakmanızı tavsiye ederim.

Bizim iki gün boyunca gezdiğimiz şehirdeki tüm deneyimlerimiz bunlardan ibaret. Şanlıurfa’ya hem lezzetli yemekler yemek hem de Balıklıgöl’ün atmosferi için tekrar gitmek isterim. Tadını çıkaramadığımız Harran gezimizi de böylelikle tamamlamış oluruz. Hafta sonu tatillerinde bu bölgeye gelmek isteyenler için Gaziantep’ten sonra Şanlıurfa ikinci durak olabilir.

Son olarak aşağıda yer alan haritadan benim işaretlediğim gezilecek yerlere bakabilirsiniz.