Burası İstanbul’da yaşayanlar için hafta sonu yeşile kaçış noktası. Malum günlük yaşantımızda beton yığınları arasında geçen bir hayatımız olduğu için, hafta sonu geldiğinde hemen doğaya koşuyoruz. Biz eşimle Sarıyer taraflarını bu sebeple çok seviyoruz, hem Arboretum Sarıyer’in Bahçeköy semtinde yer alıyor, hem de Belgrad Ormanı onlara komşu, sahil tarafında ise sizleri muhteşem bir boğaz manzarası bekliyor.

 

 

Öncelikle Arboretum’un kelime anlamından başlayalım isterim. Arboretum Ağaç Parkı anlamına geliyor, ağaç parkı ne demek derseniz, çeşitli ağaç ve odunsu bitkilerin yetiştirildiği, bilimsel inceleme ve gözlem amacıyla kurulan botanik bahçeler.

Atatürk Arboretumu, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi ve Orman Genel Müdürlüğünün işbirliği ile 1949 yılında 296 hektarlık bir alana kurulmuş. Günümüzde dünyanın değişik yerlerinden getirilen 2bin çeşit ağaç ve bitkiye ev sahipliği yapıyor. Tabi konuyla ilgili olmayan bizler, ziyaretlerimiz sırasında bu çeşitliliği pek algılayamıyoruz, biz yeşiline bakıyoruz, huzuruna dalıyoruz 🙂

Arboretum, Pazartesi günleri hariç, diğer tüm günler sabah 8.30’dan gün batımına kadar ziyaret edilebiliyor. Giriş ücreti hafta içi 5 hafta sonu 15TL ve kredi kartı geçmiyor. Her gidişimizde, neden hafta sonu fiyatı bu kadar farklı demeden edemiyoruz çünkü biz çalışanlar malesef hafta içinde böyle bir boşluk yaratıp ziyaret etme fırsatı bulamıyoruz. İçeride film, reklam çekimi, fotoğraf ve katalog çekimi, evlilik nişan sünnet çekimine belirli ücretler karşılığında izin veriliyor, aşağıda tüm fiyatları görebilirsiniz.

 

 

Bu çekimlerden herhangi birini satın almadıysanız içeriye hiçbir boyutta tripod sokamıyorsunuz. Top, uçurtma gibi açık havada oynanabilecek oyunları yanınıza almanız, mangal ve piknik yapmanız, içeriye yiyecek ve içecek sokmanız, motosiklet bisiklet ve evcil hayvanla girmeniz yasak. Bu doğal güzelliği korumak adına aldıkları bu önlemi anlayışla karşılayabiliyoruz, çünkü hemen yanında bulunan Belgrad Ormanı’na gittiğinizde, her şeyin serbest olduğu bir alanda huzurlu olamadığınızı görüyorsunuz. İnsanlar araçlarından son ses müzik açıyorlar, bağıra çağıra oyunlar oynuyorlar, bolca mangal dumanına maruz kalıyorsunuz, bizim insanımız çöpünü çöpe atmayı da bilmediği için ortaya çok hoş manzaralar çıkmıyor açıkçası.

Arboretum içerisinde benim sevmediğim tek olay her yerde fotoğraf çekimi yapılıyor olması. Rahatça yürüyemiyorsunuz, hemen önünüzde bulunan çekime engel olacaksınız diye tedirgin oluyorsunuz, sizin oradan geçip gitmenizi bekledikleri için hızlı hareket etmek zorunda kalıyorsunuz, kısacası rahat takılamıyorsunuz.

İçeride göletler, kuğular, ördekler, patika yollar, mola verip su içebileceğiniz çeşmeler bulunuyor. Çocuklara yönelik bazı bitkilerin anlatımları, deneysel öğretiler yer alıyor.

 

 

Arboretum’u her mevsimde ziyaret edebilirsiniz, sonbaharda ayrı yaz aylarında ayrı renklere bürünüyor, biz hep güzel havalarda ziyaret ettiğimiz ormanı bu sene kışın karlar altında görmek istiyoruz, eminim bizlere yine muhteşem manzaralar sunacaktır. Sizlerde nefes almak istediğiniz zamanlarda Arboretum’un yolunu tutabilirsiniz.

 

 

Ulaşım: En kolay ulaşım yolu, metrobüs ile Zincirlikuyu istasyonuna gelmek, buradan Hacıosman metrosuna yürümek, Hacıosman durağında inip 42HM numaralı otobüse binerek Kemerburgaz Yolu durağında inmek. Bunun dışında Orman Fakültesi durağından geçen herhangi bir otobüse de binebilirsiniz. Kendi aracınızla gelmek isterseniz, Sarıyer’den sonra Bahçeköy tabelalarını takip ederek ulaşabilirsiniz. Otopark özellikle hafta sonları ciddi bir problem, şansınız varsa giriş kapısının hemen karşısında bulunan park yerlerinden birini boş bulursunuz, yoksa diğer insanların yaptığı gibi yol kenarlarına park edebilirsiniz.