Gezi Tarihi : Ekim 2014 Gezi Süresi : 1 Gün

Disneyland, benim bugüne kadar gezdiğim yerler arasında geri dönmek istemediğim tek yer, keşke zaman dursaydı ve ben orada kalsaydım 🙂 Rüya gibi, insana hissettirdiği duyguları anlatmak çok zor, gidip yerinde atmosferi solumanız gerekiyor. Sanki bu sabah gerçek bir masal ülkesinde uyanmışsınız gibi 🙂 Büyük küçük farketmez, Disneyland herkesi büyüleyecek bir yer..

Disneyland Paris iki parktan oluşuyor, Walt Disney Studios Park ve Disneyland Park. Disneyland Park daha çok çocuklara yönelik ancak kesinlikle büyüklerde bu aktivitelerden zevk alabilir. Studios Park’ta ise daha çok adrenalin dolu aktiviteler mevcut 🙂

Biz Paris gezimizin dördüncü gününü tamamen Disneyland’e ayırdık ancak yine de iki parkı tam anlamıyla bitiremedik 🙁 Pazartesi günü gitmemize rağmen çok kalabalıktı, her aktivite için uzun kuyruklar bekledik.

Ekim ayında gittiğimiz için her yer Cadılar Bayramı konseptinde süslenmişti.

 

Minik at arabaları 🙂

 

Cadılar Bayramı Konsepti

 

Disneyland’e Ulaşım

Disneyland’e RER-A treni ile Marne La Vallee durağında inerek ulaşabilirsiniz. Paris’in merkezinden tren yolculuğu yaklaşık 45 dakika sürüyor. Trene binerken dikkat etmeniz gereken bir konu var, aynı yöne giden fakat bu duraktan geçmeyen bir tren (A2) daha mevcut, yol bir yerde ikiye ayrılıyor, tren garındaki ekranlardan gelen trenin geçeceği duraklara bakabilirsiniz. Sizin binmeniz gereken tren A4 treni, A4 treninin son durağı ise Disneyland, anlaşılır olması açısından aşağıda tren haritasını paylaşıyorum.

 

Paris Metro Haritası

 

Disneyland Biletleri

Biz Disneyland biletlerimizi havaalanında Tourist Information’dan, 1 gün 2 park olarak satın aldık, Disneyland Park ve Walt Disney Studios Park. Kişi başı 80€ ödedik. Ancak biletinizi internet üzerinden daha ucuza satın alabilirsiniz. Biz bilet alma işini biraz ertelediğimiz için ucuza alma şansımız olmadı. İnternetten bilet alırken dikkat etmeniz gereken bir husus var, hangi ülkeden giriş yaptığınıza bağlı olarak bilet fiyatları değişkenlik gösteriyor. Tahmin edersiniz ki en ucuz bilet Fransa domaininde. Disneylandparis.fr adresine giriş yaparsanız, bizim 80€’a satın aldığımız bileti siz 60€’a alabilirsiniz. Bilet fiyatlarına ve takvimlere buradan ulaşabilirsiniz, bileti ucuza almak istiyorsanız bu aşamada google translate kullanmanız gerekebilir 🙂

Disneyland’in girişinde de bilet satışı yapılıyor, dilerseniz gittiğiniz zaman kapıdan da biletinizi alabilirsiniz ancak kapıdaki bilet gişesinde kuyruk oluyor.

 

Disneyland biletlerimiz 🙂

 

Ziyaret Saatleri

Bizim gittiğimiz dönemde parklar 10.00-22.00 saatleri arasında açıktı. Ancak bu saatler aylara göre farklılık gösterebiliyor. Buradan gideceğiniz güne göre hangi saatlerde açık olduğunu görebilirsiniz.

Disneyland’e girdikten sonra mutlaka orta bölümde bulunan haritalardan temin edin. Haritalar farklı dillerde hazırlanmış, anlayabileceğiniz bir dil aldığınızdan emin olun. Bu haritalarda bütün aktiviteler ve minik ikonlarla hangi aktivitenin kimlere hitap ettiği, hangi aktiviteleri kaçırmamanız gerektiği yer alıyor. Hızlıca kendinize bir Disneyland planı çıkartabilirsiniz. Bizim kullandığımız haritayı aşağıda görebilirsiniz.

 

Disneyland haritamız

 

Parklar

Disneyland Park 5 ana bölümden oluşuyor. Main Street U.S.A. , bu bölüm parkın giriş bölümü, uzun bir alışveriş caddesinden oluşuyor, ayrıca tüm parkı gezebilmeniz için bu bölümden kalkan bir tren bulunuyor, biz ne yazıkki treni yakalayamadığımız için yürümek durumda kaldık. Alışveriş caddesinin sonunda karşınıza büyüleyici Uyuyan Güzelin Şatosu (Sleeping Beauty Castle) çıkıyor. Ayrıca bu alandan parkın tüm bölümlerine giriş mevcut.

 

Uyuyan Güzel’in Şatosu

 

Biz eğlencemize Discoveryland’den başladık. Bu bölümde gelecek ve uzay temalı aktiviteler bulunuyor. Space Mountain kaçırmamanız gereken adrenalin dolu bir roller coaster, aynı zamanda Star Tours yetişkinlere yönelik aktivitelerden, 5 boyutlu sinemalara benziyor.

 

Minnie

 

Fantasyland, minik ziyaretçilere yönelik bir bölüm, açıkçası biz burada herhangi bir aktiviteye katılmadık.

 

Elma isteyen?

 

 

Adventureland, keşif yani kaşiflerin bölümü, kaçırmamanız gereken aktiviteler Indiana Jones Roller Coaster’ı bu aktivite açık havada, önce izleyip sonra binme şansınız bulunuyor ve Pirates of the Caribbean, su üzerinde bir kayıkla ilerliyorsunuz, içerideki karakterler görülmeye değer.

 

 

Adventureland

 

Son olarak Frontierland, burada korku evi Phantom Manor bulunuyor, mutlaka bu aktiviteye katılın. Big Thunder Mountain adında roller coaster mevcut ancak bizim gittiğimiz dönemde arızalıydı malesef binemedik.

İkinci Park Walt Disney Studios, Disneyland Park’tan çıkınca sağ tarafta kalıyor. Bu park 4 bölümden oluşuyor ancak Disneyland Park gibi karmaşık ve büyük değil. Bu sebeple tek tek bölümlerden bahsetmeyeceğim.

Giriş kısmında alışveriş yapabileceğiniz mağazalar bulunuyor.

Bu parktaki neredeyse her aktivite yetişkinlere hitap ediyor. Bizim fazla vaktimiz olmadığı için, binebildiğimiz aktiviteleri aşağıda sıraladım.

The Twiligt Zone Tower of Terror, korku asansörü diyebiliriz, hızlı şekilde size aşağı bırakıyor ve yukarı fırlatıyor, pencereler açılarak korku seviyesi katlanıyor 🙂

 

Tower Of Terror

 

Studio Tram Tour, bu aktivitede adrenalin yok, Hollywood filmlerdeki bazı sahnelerin nasıl çekildiğini göstermek amacıyla oluşturulmuş. Otobüs sizi bir studio’ya götürüyor, burada patlamalar oluyor, su taşkınları oluyor, kendinizi bir film çekiminin içinde buluyorsunuz, değişik bir deneyim yaşamış oluyorsunuz.

Rock’n’ Roller Coaster, buna ben binemedim korkumdan, eşim bindi, sanırım parktaki en iyi roller coastermış kendileri 🙂

Crush’s Coaster çok güzelmiş ancak çok uzun kuyruklar oluyor önünde, bu sebeple biz binemedik ancak siz kaçırmayın. Nemo’daki kaplumbağalara binip gezintiye çıkıyorsunuz.

Ratatouille, bu benim tüm parkta en çok sevdiğim aktiviteydi, filmini de çok sevdiğim için olabilir ancak diğer aktivitelerden çok farklıydı. Minik bir farenin içerisinde oturarak mutfakta gezintiye çıkıyorsunuz. Bu eğlenceyi kaçırmayın derim.

 

Ratatouille

 

Yeme İçme

Parkın içerisinde restoranlar bulunuyor ancak fiyatları birazcık yüksek. Parktan dışarı çıkıp sola doğru ilerlerseniz karşınıza Mc Donalds çıkacak, burada makul fiyatlı yemek yiyebilirsiniz.

 

 

Genel olarak parklarla ilgili deneyimlerim bu şekilde, sizin de iki parkı tamamlamak için 1 gününüz bulunuyorsa mutlaka FastPass kullanmalısınız. FastPass nedir derseniz, aynı anda 1 kez faydalanabildiğiniz, uzun kuyruklar beklememek adına, bir aktivite için size belirli bir saat aralığı veren ve o saat aralığında gittiğinizde size öncelik tanıyarak ilk sıradan aktiviteye katılmanızı sağlayan bir kart. Karttaki saat bitene kadar başka bir aktiviteden FastPass alamıyorsunuz, sanırım tek kötü tarafı bu 🙁

 

Fast Pass

 

Her aktivitenin başında, ortalama kaç dakika bekleyeceğiniz yazıyor, bizim gittiğimiz dönemde minimum bekleme süremiz 45 dakikaydı, bu süreyi ekranda görmek üzücü olabiliyor. Siz de uzun süre beklemeniz gereken aktiviteler için FastPass alıp, bu arada diğer eğlencelere yönelebilirsiniz.

Aktivitelere tek başınıza binmek isterseniz, çok uzun kuyruklar beklemeniz gerekmiyor ancak aktivitenin iç bölümünde bulunan dekoru göremiyorsunuz, başka bir koridordan direkt olarak eğlence aracına ulaşıyorsunuz ve tanımadığınız insanlarla bir arada biniyorsunuz. Biz bu yöntemi ikinci kez bineceğimiz aktivitelerde kullandık, çünkü aktivitelerin dekorları görülmeye değer ve kaçırmak istemedik. Aynı eğlence aracına tekrar tekrar binecekseniz tek kişilik girişten girip sıra beklemeyebilirsiniz.

Disneyland’in mobil uygulamasını indirirseniz, burada bekleme süreleri yer alıyor. En uzun süre veren aktiviteleri görmek adına işinize yarayabilir. Kapalı yada arızalı olan eğlence araçlarını da bu uygulamadan görebilirsiniz. İndirmek için tıklayabilirsiniz, iOS ve Android.

Disneyland gezi notlarım bu kadar, benim en keyif aldığım gezimdi, umarım sizlerinde yolunuz Paris’e düşer ve bir gün de olsa kendinizi masal kahramanı gibi hissedebilirsiniz 🙂

 

 

Disneyland Paris Dünyanın neresinde?